Nadir görülen bir ürolojik kanser türü olan üreter kanseri ya da üretra kanseri özellikler 60 yaşı geçmiş olan ve daha önceden mesane kanseri yaşamış olan erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülüyor. Ayrıca kronik iltihaplanmaya neden olduğu için HPV ve benzeri cinsel yolla bulaşan hastalıkları bulunan ya da sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastalarda da üreter kanseri riski her zaman bulunuyor. Zaman zaman kendisini farklı belirtiler ile gösteren üreter kanseri bazen hiçbir belirti vermeden de ilerleyebilir. Erken müdahale edilmediği zamanlarda hayati tehlike yaratabilecek bir hastalık olduğundan düzenli kontrol gereklidir.
Üreter Kanseri Nedir?
İdrarın vücuttan dışarı atıldığı kanal olan üreter aynı zamanda boşaltım sisteminin son kısmıdır. Kadınlarda vajinanın ön kısmından genital alana, erkeklerde ise prostat ve penisin içinden dışarı açılır. Bu alanda gelişen kötü huylu tümörlerde üreter kanseri, üretra kanseri ya da primer üretral kanser olarak adlandırılır.
Üreter Kanseri Neden Olur?
Üreter kanserinin nedenleri henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, pek çok farklı risk faktöründen söz etmek mümkün. Söz konusu risk faktörlerini şu şekilde listeleyebiliriz:
- Herhangi bir hastalıkla ilgili olarak radyasyon tedavisi alınması,
- HPV ya da benzer bir cinsel yolla bulaşan hastalık geçmişinin olması,
- İdrar yapmak gün içerisinde birden fazla kez kateter kullanmak,
- Kadınlar üretrada divertikül adı verilen bir kese oluşması,
- Sağlıklı hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesi,
- 60 yaşında üzerinde olmak,
- Mesane kanseri geçirmiş olmak,
- Sıklıkla idrar yolu enfeksiyonu geçirmek,
- Üretrada meydana gelen kronik iltihaplanmalar,
- Üretrada darlık.
Bu nedenlerden uzak durmak ya da bu nedenlerin ortadan kalkmasını sağlamak üreter kanserine yakalanma riskini azaltacaktır.
Üreter Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Üreter kanseri herhangi bir belirti vermeden ilerleyebilir fakat bu nadir gelişen bir durumdur. Kanser tümörleri küçükken ortaya belirtiler çıkmaz fakat kanser hücreleri büyüdükçe belirtiler de kendisini göstermeye başlar. Hematüri olarak da adlandırılan idrardan kan gelmesi üreter kanserinde en sık karşılaşılan belirtidir. Hastalığın öne çıkan diğer belirtileri ise şu şekilde listelenebilir:
- Ele gelen kitle,
- İdrar kanalında tıkanma oluşmasına bağlı idrar yapamama,
- Üreterden akıntı gelmesi,
- Sık idrara çıkma,
- İdrar yaparken ağrı hissetme,
- İdrar kaçırma problemi.
Söz konusu belirtiler başka bir hastalığa bağlı olarak da oluşabileceğinden kesin teşhis için mutlaka bir üroloji doktoru kontrolü gerekir.
Üreter Kanseri Tanı Yöntemleri
Üreter kanserinde tanı yöntemleri hastanın cinsiyetine göre farklılık gösterir. Erkeklerde ilk olarak genital organın fiziki muayenesi ve ardından dijital rektal muayene gerçekleştirilir. Kadınlarda ise kolon, üreme organları ve rektumda kanser varlığının araştırılması için bimanuel muayene yapılır. Ayrıca karın bölgesinin muayenesi ile büyümüş olan lenf bezlerini tespit etmek de mümkündür. Üreter kanseri tanısı konulurken başvurulabilecek olan diğer tanı yöntemleri şunlardır:
- İdrar yolu enfeksiyonların ve kanser hücrelerinin saptanabilmesi için idrar örneği ve sitolojik inceleme,
- Doğrudan idrar kanalının içine bakılmasını sağlayan üretrosistoskopi,
- Kanser şüphesi duyulan bölgelerde biyopsi yöntemiyle parça almak,
- Tümörün boyutunun, derinliğinin ve yayılımının görülebilmesi adına MR ve bilgisayarlı tomografi,
- Lenf düğümlerinin kontrolü için ultrason.
Doktor tarafından gerekli görüldüğü durumlarda kan testleri ve CT tarama gibi yöntemlere de başvurulabilir. Tanı sonrası hastalığın durumuna göre uygulanacak olan tedavi yöntemine hekim tarafından karar verilir ve hasta ile birlikte süreç planlanır.
Üreter Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Üreter kanseri tedavisinde hastanın cinsiyeti ve hastalığın durumu belirleyicidir. Erkeklerde tümörün üretra ağzına yakın olması durumunda üretranın çıkarılması ve penisin korunması mümkündür. Fakat tümörün daha derinlerde olması durumunda penisin kısmen ya da tamamen alınması gerekebilir. Kadınlarda meydana gelen üreter kanserinde ise yalnızca üreterin tamamının değil, aynı zamanda mesanenin bir kısmının ve üretra etrafındaki dokunun da çıkarılması önerilir.
Bazı vakalarda radyoterapi tedavi için yeterli olabilir. Aynı zamanda radyoterapi ve cerrahi müdahalenin bir arada uygulanması da mümkündür. Eğer tümör üretranın prostat içinde bulunan kısmında gelişmişse, transüretral rezeksiyon olarak da adlandırılan TUR-P yöntemine başvurulabilir. Fakat tümörün çok daha derinlerde olduğu durumlarda bu yöntemi kullanmak mümkün değildir.
Yayılım gösteren üretral kanser türlerinde tedavi kalıcı değildir. Uygulanan tedavi yöntemleri yalnızca hastalığın daha fazla yayılmasını önler ve ortaya çıkan belirtileri hafifletir. Bazı durumlarda ameliyat öncesinde ya da sonrasında kemoterapi ya da ilaç tedavisi de uygulanabilir.
Üreter Kanseri Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Her ne kadar yukarıdaki bilgiler üreter kanseri hakkında bilinmesi gereken pek çok bilgiyi içeriyor olsa da, ek olarak şu konuları da bilmekte fayda var:
- İlaç tedavisi ya da kemoterapiye bağlı olarak saçlar dökülme, vücudun farklı noktalarında ve özellikle ağızda yaralar, iştahta azalma, mide bulantısı, kusma ve gerginlik gibi çeşitli yan etkiler normal kabul edilir.
- Tümörün evresine ve konumuna bağlı olarak tekrarlama olasılığı her zaman vardır. Ön üretrada meydana gelen ve ilk evrede olan üreter kanserinin tedaviden sonra nüksetme ihtimali çok daha zayıftır.
- Üreter kanserinin erkeklerde görülme oranı kadınlara kıyasla daha fazladır.
Üreter kanserinin erken teşhisi ve tedavisi hayat kurtarır. Ayrıca üreter kanseri bazen belirti göstermeden ilerleyen bir hastalık olduğundan düzenli olarak kontrol gerekir.